Ana SayfaGÜNDEMHAMZA MERCANOĞLU YAZDI: "MESELE SIĞINMACILAR DEĞİL, HALA ANLAMADIN MI!"

HAMZA MERCANOĞLU YAZDI: “MESELE SIĞINMACILAR DEĞİL, HALA ANLAMADIN MI!”

HAMZA MERCANOĞLU’NUN KALEMİNDEN

MESELE SIĞINMACILAR DEĞİL, HALA ANLAMADIN MI!

Dün yine tekrarını defaten seyrettiğimiz bir oyun seyrettik.

Daha önce Çorum’da, Kahramanmaraş’ta, Sivas’ta, biz bu filmleri çok seyretmiştik!..

Aslında konuya dair yazıp yazmamakta endişelerim vardı.

Kime neyi anlatacaktım ki!

Anlamak isteyenler için anlatmakta büyük bir lüzum elbette..

Kayseri’de başlayıp, Suriye’nin güvenli  bölgelerinde gelişen ve Türkiye’nin çeşitli kentlerine sıçratılmak istenen olayların “Kahpece hazırlanmış bir tuzak” ve Türkiye’nin geleceğine çekilen adice bir operasyon olduğunu anlamamak için “Ya kafi derecede aptal , ya da yeterince art niyetli olmak gerekir!”

Aslında hain demek isterdim ancak; Kışkırtılarak sokağa dökülen çoğu çocuk ve gençlerin birçoklarının vatan ve Bayrak sevgisinin ajite edildiğini anlamak çok zor değil. Bu yüzden hain yerine “Sığ düşünceli” demeyi tercih ederim..

“Dün Kayseri’de sokakları yakan 73 vandalın 40 tanesinin, uyuşturucu, yağma, yaralama ve tacizden sabıkalı olduğu ortaya çıktı!”

Vay be! Ne kadar vatanperverler!

Tacizciler, tacizciye tepki gösteriyor öyle mi!

Türkiye’nin bölgesel ve küresel dış politikası, başta ABD ve İsrail olmak üzere, Siyonist emperyalistleri ziyadesiyle rahatsız ediyor.

ABD’nin Suriye-Irak ve Türkiye üçgeninde oluşturmaya çalıştığı “Terör Devleti” Projesinin önündeki en büyük engel Türkiye’nin dirayetli dış politikasıdır.

Aslında kurulması planlanan sözde Kürt Devleti hezeyanının asıl amacı Siyonist ve işgalci İsrail’in önünü açmak ve adım adım arz’ı mev’ud sapkınlığına ulaşması için hazırlanmış yeni bir harita diktesi operasyonudur.

Birkaç gün öncesine dönelim; Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özel’in Suriyeli sığınmacılar konusundaki açıklamalarına olumlu yanıt vererek, Beşar Esad ile görüşülebileceğini beyan etmişti.

İşte ne olduysa Erdoğan’ın bu açıklamasından sonra oldu.

İçerdeki  CİA ve MOSSAD hücreleri, Kayseri’de bir alçağın iğrenç çocuk istismarını fırsat bilerek harekete geçti.

Sosyal medya da, bot ve provokatör hesaplar üzerinden kışkırtmalar başladı.

Muhafazakar bir şehir olan Kayseri halkından bazı kimseler,  büyük resmi görmeden sokaklara çıkarak olayların fitilini ateşledi.

Türkiye Cumhurbaşkanı’nın ve CHP’nin, Suriyeli sığınmacılar konusunda ortak bir zeminde buluştuğu ve artık Suriyelilerin ülkelerine döndürülmeleri için alternatiflerin konuşulduğu ve tartışıldığı bir atmosferde tamda  bu olayın meydana gelmesi zamanlama ve konjonktür açısından şüphe uyandıran ve soru işaretleri barındıran bir hadisedir.

Zira, aynı şekilde Suriye’nin El Bap ve İdlib gibi Türkiye’nin gözetiminde güvenli bölge olarak bilinen kentlerde halkın ayaklanması ve şanlı Bayrağımızın alçakça yakılması bu olayların birbirinden bağımsız olmadığını, Zırhlı askeri aracımıza saldıran ve etkisiz hale getirilen birisinin kimliğinin PYD’li bir terörist olduğunun ortaya çıkması, CİA, MOSSAD, PKK, PYD, DAEŞ, FETÖ gibi terör örgütlerinin bu olaylarda aktif bir rol oynadığını göstermektedir.

Meselenin Türkiye’de yaşayan Suriyeliler olduğu kadar, Türkiye’nin, Suriye’nin Kuzeyinden çıkartılmak istenmesi olduğunu görmemek için kör olmak gerekir.

Ülkemizde yaşanan ekonomik olumsuzluklar ve ırkçı muhalefet partisinin kışkırtma politikası sebebiyle halkın bir bölümünde rahatsızlık oluşturan yabancı varlığı konusunda hükümetin politikası eleştirilebilir elbette.

Bazı yanlışların olduğu da kabul edilebilir. Uzun süren bu misafirliğin toplumda bazı endişe ve rahatsızlıklara sebebiyet verdiği ve artık ülkelerine dönmeleri konusunda bir politika geliştirilmesi gerektiğide söylenebilir.

Fakat bu olaylarda asıl hedefin sığınmacılar olmadığı, bilakis onlar üzerinden Türkiye’nin “PKK, PYD, Suriye ve İsrail” politikalarının hedef alındığı sarih bir gerçekliktir.

Öte yandan; Mesele hakikaten bir çocuğun cinsel istismara uğramasına gösterilen vicdani bir tepki olsaydı “Ülkemizde, çocuk tacizleri, tecavüzleri ve hatta cinayetleri defaten vuku bulduğunda bu tepkilerin hiçbirisini görmedik!”

Çocuk tecavüzleri ve cinsel istismarına karşı idam cezasını en ateşli savunanlardan belki de en başta gelen birisiyim.

Bu iğrenç fiili faillerini bırakın hapse atmayı, suçun işlendiği günün ertesinde ipte sallanırken izlemek en büyük dileğimdir.

Ancak, daha önce ülkemizde vuku bulan ve insanlık dışı şekilde katledilen birçok masum konusunda bu ölçekte bir tepki verilmediği, duyar kasılmadığı halde, Kayseri’de alçak bir sapığın işlediği iğrenç bir taciz vakasından dolayı neredeyse ülkeyi ateşe vermek sizce de şüphe uyandırmıyor mu?

Mesele gayet açık ve net!

Anlamak isteyene, görmek isteyene hakikat apaçık, ayan beyan ortadadır.

Dün ülkemizde yeni bir kalkışma provası izledik.

Münferit bir olay üzerinden ülkemizi kaos ve iç savaşa götürmek isteyen küresel güçlerin, içimizdeki uzantıları ve hücreleri tarafından, tahriklere kapılan bir takım akılsızlar tarafından uygulamaya sokulan bir darbe teşebbüsüne şahit olduk.

Bayrak ve Vatan sevgisi üzerinden gencecik çocukların nasıl kışkırtılarak sokaklara çıkartıldığını gördük.

Halkımızın kahır ekseriyatının,  tıpkı 15 Temmuz’da işgalcilere karşı sağduyu içinde hareket ettiği gibi, dünde sessiz güç olarak sağduyu içerisinde olayları evinde izlediğini, gençlerini aklı selime ve sükunete davet ettiğini gördük.

Hamdolsun ki; Devletimiz her zaman 18 yaşında, zinde ve güçlüdür.

Sokakları yakıp yıkan ve kışkırtanlar için hesap verme vaktidir. Devlet elbette tüm bunların hesabını sormaya muktedirdir. Vesselam…

 

Benzer Haberler

Öne Çıkan Başlıklar